Çelimsiz, rengi kaçmış dağınık saçlarıyla,
Bir o yana bir bu yana vuruyor.
Yüzündeki üç gün önceden kalma boya izleri,
Sanırsın soyu saraylardan geliyor.
Afilli mi havalımı, kasılmaktan omuzları kavrulmuş.
Naylon terlik, çorapsız paslı ayaklarını vurmuş.
İp ince çiçekli basma etek, rengi solmuş, kaykılmış.
Kıllı, esmer, sütun gibi bacaklar altından sırıtıyor.
Ağzında eski sakız, şıkır şıkır çıtlatıyor.
Çoğu sakız çiğner, böylesi az bulunur.
Benim bunlar dostlarım mahallelim, yoldaşım.
Bu haliyle ne sıcaktır sesi, ya ayladır adı ya lesi.
Zati kurtarmaz onu aşağısı, ya padişah, ya sultan kızı.
İşte Selamsız bunun burası.
Üsküdar’ın ortası.